ISLAM and ENVIRONMENT
“İslam and Envıronment”, Türkçesi; “İslam ve Çevre”.
Birinci baskısı 2011, ikinci baskısı 2015 yılında yapılan “İnsan ve Çevre - İslam ve Çevre” adlı kitabım, “ISLAM and ENVIRONMENT” ismiyle İngilizce olarak yayınlandı.
Böylece yayınlanan eserlerimin sayısı 13’e ulaştı.
“İnsan ve Çevre - İslam ve Çevre” ismiyle yayınlandığı yıllarda alanında bir ilk olan bu eser, “İslam and Envıronment” ismiyle İngilizce yayınlaması da alanında bir ilk.
Eser, İngiltere’de doktorasını tamamlayan ve uzun yıllar yurt dışında üniversite ve özel sektörlerde görev yapan Prof. Dr. Turgay Pekdemir tarafından son gelişmeler göz önünde bulundurularak revize edilmiş ve genişletilmiş versiyonu olarak “İslam and Envıronment” ismiyle hazırlanıp yayınlandı. Buradan Sayın Turgay Pekdemir’e teşekkür ediyorum.
Bu çalışmanın temeli Sivrice Lisesi’nde öğretmen olarak görev yaptığım 1991 yılında Milli Eğitim bakanlığı tarafında açılan “Çevre” konulu makale yarışması ile atıldı. “İslam ve Çevre İnsan ve Çevre” adıyla dereceye giren bu makalem o dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Avni Akyol tarafından Ankara’ya davet edilerek ödüllendirildi.
Daha sonraki yıllarda bu çalışma yeniden gözden geçirilerek 2011 yılında kitap olarak yayınlandı. 2015 yılında ise ikinci baskısı yapıldı.
Özellikle çevre bilincinin daha çok geliştiği, sıfır atık projeleriyle desteklendiği ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası birçok kuruluşun dikkat çektiği, önlemler alınmadığı takdirde insanlık ve dünyamız için birçok tehlike ve olumsuzlukla karşı karşıya kalacağımız çevre gibi bir konuyu İngilizce olarak gündeme taşıyan bu eserimizin, yetkililer tarafından da yeteri derecede incelenmesi ve uyarılara dikkat kesilerek adım atmalarını arzu ediyorum.
Bilindiği gibi insan çevresiyle var olmuş ve bununla yaşamını sürdürmüş ve sürdürecektir. İnsan yaşam faaliyetini sürdürmek için çevresinde bulunan doğal ya da bundan faydalanarak oluşturduğu, yapay kaynak ve malzemeyi kullanmaktadır. Bu kullanımda çevresindeki doğayı düşüncesizce kullanmış, sömürmüş, tahrip etmiş ve kirletmiştir.
Çevremizi oluşturan ve yeryüzünün en değerli varlıkları olan su, hava ve toprak arasında sürekli bir iletişim ve hassas bir denge vardır. Bu nedenle bunlardan birinin kirlenmesi diğerlerine de sirayet ederek tüm çevrenin kirlenmesi olayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim atmosfere atılan bir gaz önceden havayı kirletmekte ve bu kirlilik su tarafından emilmekte ve sudan toprağa bırakılmaktadır. Böylece devrini tamamlayarak tüm çevrede etkili olmaktadır.
Asrımızdaki hızlı endüstrileşme, nüfus artışı ve çarpık şehirleşme ile beraber bir takım çevre sorunları da ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bugün dünyanın birçok yerleşim merkezi bunlardan bir veya birkaçı ile karşı karşıyadır.
Kur’an’ın kâinatla ilgili yaptığı ilk tespit, onun yoktan yaratıldığı gerçeğidir. Ancak bu yaratılış rasgele, tesadüfen ve kaotik olmayıp, aksine Yaratıcının ilmi, iradesi ve kudretinin bir sonucu olarak tam bir düzen, ahenk ve mükemmellikte gerçekleşmiştir.
Kur’an’ın ortaya koyduğu çevre anlayışının temeli, insan dâhil bütün mahlûkatın (canlı-cansız) Allah tarafından yaratıldığı esasına dayanır.
Bu anlayışta insan-tabiat iki ayrı ve birbirine yabancı unsur değil, aynı Yaratıcı tarafından yaratılmış “topluluklar (ümmet) dır.” İnsanın tabiatı ve tabiattaki mahlûkatı istediği gibi kullanmasını değil, aksine belli bir sorumluluk duygusuyla ve israf etmeden kullanmasını gerektirir. Allah’ın “her şeyi bir ölçüye göre yarattığı” göz önüne alınırsa, bu ölçüye dikkat etme ve onu bozmama görevinin insana düştüğü görülmektedir.
Tabiat insanın değil, Allah’ın mülküdür. Tabiat nizamı onda (belli kurallar dâhilinde) istediği değişiklikleri yapabilen insanın emrindedir. İnsanın tabiattan yararlanmasında ve onu kullanmasında ahlaki davranma zorunluluğu vardır. İslâm, insandan, tabii bilimleri ve tabiatın genel düzen ve güzelliğini oluşturan kanunları araştırmasını ve onları anlamasını ister.
Tüm bunlardan dolayı, göklere, yere ve dağlara teklif edilen, fakat onların yüklenmekten çekindikleri ve korktukları “emanet” insana yüklenmiştir. Yeryüzünde “Allah’ın halifesi” olan insan, aynı zamanda Allah’ın da vekilidir.
Bunun anlamı ise, insanın Allah’ın yeryüzünden sorumlu tuttuğu, yeryüzünün sorumluluk ve korunmasını ona bıraktığı tek varlıktır. Bu vekil, bu âlemi belli bir düzen, denge ve ahenkle yaratan Zat’ın emanetine ihanet edemez. Bu düzeni ve ahengi bozduğu ve tahrip ettiği anda artık o kötü bir vekil olarak anılacaktır.
Âlemleri yoktan yaratan Cenab-ı Allah, harika bir sanat eseri olarak bu kâinatı yarattıktan sonra, imarını ve kullanımını şuur sahibi kulları ve halifesi olan biz insanlara emanet ettiği hem beşiğimiz hem döşeğimiz ve hem de mabedimiz olan dünyamızın maddi ve manevi yönden korunmasında bir parça hizmetimiz olursa Rabbimizin ne büyük lütfu olacaktır.
İşte bu eserle, İslam’ın çevre konusundaki mesajını kitabımızın temel konularını oluşturan ekoloji, çevre kirliliği, çevre sorunları, ağaç ve ormanın önemi, çevre temizliği ve sağlığı, toprak-su-hava-görsel-gürültü kirliliği, hayvan hakları ve koruması, dünya kaynaklarının israf edilmemesi gibi konularda İslam’ın çevre sorunlarına bakış açısı, yaklaşımı ve çözüm önerilerini İngilizce olarak yayımlanan “İslam and Envıronment” isimli eserimizle tüm dünyaya anlatmış olacağız inşallah.
"Be ever mindful!
There is no other world to live in!"
13.10.2023
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi