DUA VE ZİKİRLE YAŞAMAK

İnternette “Komşu Komşuya Seslenirken Dahi Zikrederdik Biz” şiirinin seslendirilmiş hali var.

Şiir de güzel, seslendirme de güzel.

Bu şiir, İdris AK’a ait gözüküyor.

Aynı konu üzerine yazılmış “Eskiden Sanki Biz Zikir Çekerdik” başlıklı bir şiir de Şükrü ATAY’a ait.

Bizler eskiden yaşarken zikrederdik, zikrederken o hali yaşardık.

Biz de bu iki şiirden yola çıkarak o güzel hallerimizi daha detaylı bir şekilde aktarmaya çalıştık.  

Esselamü aleyküm ve rahmetullah” diye tanıdığımız, tanımadığımız herkesi güler yüzle selamlardık.

Ve aleyküm selam” diye candan samimi karşılığını alır ve karşılıklı dualaşırdık.

Merhaba” diye misafirlerimizi hoş ve rahat ettirecek bir şekilde ağırlardık.

Allah’a ısmarladık” diyerek arkamızda bıraktıklarımızı Allah’a emanet ederdik.

Fiemanillahben de seni Allah'a emanet ediyorum karşılığını alırdık.   

Allah yar ve yardımcımız olsun” duasını esirgemezdik birbirimizden.

Hu Hu” diye zikrederek komşumuza seslenirdik.

Eyvallah” dilimizin pelesengiydi adeta. “Eyvallah” ile; teşekkür eder, Allah’a emanet eder, Hakk ile kabul ve tasdik ederdik.

Hay’dan gelip Hu’ya gider” diyerek Allah’tan gelen her şeyin yine Allah’a gittiğini bilir ve dünya hayatının geçici olduğunu anlardık.

Hay Hay efendim” diye teklifleri başımızın üstünde kabul ederdik.

Allah Allah Allah” diye serhat boylarında şehadete koşardık.

Allah Allah! Sübhanallah! Allah’u Ekber” idi hayretlerimizi Allah’ın büyüklüğü ve kusursuzluğuyla hatırlatırdık.

Aman Allah’ım” diye şaşkınlığımızı ve korkumuzu ifade ederdik.

Tevbe estağfirullah” sözü ile tevazu ve alçak gönüllülüğümüzü belirtirdik.

Fesübhanellah” zikri ile Allah tarafından yaratılmış olan nizam karşısındaki hayret ve şaşkınlığımızı, tatlı kızgınlığımızı belirtirdik.

Allahümme salli ala seyyidena Muhammed” salavatı ile bazen yanlış bir iş yapıldığını anlardık.

La havle ve lâ kuvvete illâ billah” sözüyle güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur diyerek sinirlerimizi dizginlerdik.

Neuzubillah” çekerek istemediğimiz bir şey görünce kötülüklerden Allah’a sığınır ve O’ndan yardım isterdik.

Bismillah, Bismillahirrahmanirrahim” zikrimiz ile Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla her hayrın başı diye başlardık.

Hay Allah iyiliğini (layığını) versin” diyerek hoşa gitmeyen bir davranış karşısında hoşgörümüzü gösterirdik.

Ya sabır” öfkemizin ve acımızın ilacı olarak görürdük.

Ya Allah” nidasıyla bir işe girişirken güç kazanırdık.

Hasbunellah ve ni’mel vekil” diyerek Allah’ı vekil ederdik çaresiz kalınca.

Ya Şafi” dokunurdu yaramıza merhemden, ilaçtan önce.

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” ayeti teselli ederdi geride kalanları.

Vallahi, Billahi, Tallahi” ism-i celilleri ile sözlerimizi pekiştirirdik.

Allah bilir” sözüyle her şeyi Allah’ın bildiğini belirterek tevazumuzu hem de belirsizliğimizi ifade ederdik.

Allah Kerim” ile her işimizde Allah’ın büyüklüğünü tasdik eder ve O’na olan güvenimizi tazelerdik.

Allah selamet versin” sözü ile kazadan ve beladan Allah’a sığınır, uzakta olanları ise hayırla yad eder, kendi bildiğini yapanları da kendisiyle baş başa bırakırdık.

İnşallah” dua cümlesiyle her işi Allah’ın iradesine/dilemesine bırakırdık.

Elhamdülillah” sözü ile Allah’a hamdeder, şükrederiz. Aksırdığımızda karşılıklı dualaşmanın kapısını aralardık. “Yerhamükellah” ile Allah sana rahmetiyle muamele etsin diye karşılık verir, “Yehdina ve Yehdikumullah” ile bu duaya Allah bize ve size hidayet versin diye mukabele ederdik.

Bu de geçer Ya Hu, edep Ya Hu” hatları süslerdi ev ve iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlar dünyamıza girmeden…

Velhasıl-ı kelam” eskiden yaşarken dua ve zikrederdik…

Çünkü; “…Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.[Ra’d:28]

O güzel hallerimize tekrar dönmemiz ve yaşamamız dileğiyle…

16.12.2022

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi