KARA TAKVİM NE ZAMAN AKLANACAK?
1 Şubat 1935, Ayasofya Camii’nin müzeye çevrildiği tarih.
Ayasofya; “kutsal ya da ilahî bilgeliğin” sembolü, 15 yüzyıl boyunca ayakta kalmış en büyük mabet.
Sanat tarihi ve mimarlık dünyasının başyapıtları arasında yer alan, Ayasofya.
Süleyman mabedini bile geçen muhteşem yapıt, Ayasofya.
Fethin sembolü ve kılıç hakkı, Ayasofya.
İstanbul fethedildiği zaman Ayasofya, harap halde idi. Fatih Sultan Mehmed, adet üzere fetihten üç gün sonra 30 Mayıs Cuma günü şehre girdi. Ayasofya kilisesi temizlenmiş, kubbenin sağlam kalmış kısmının altı namaz kılınacak hale sokulmuş, geçici bir mihrab oturtulmuştu. Akşemseddin imametinde, Fatih Sultan Mehmed ve askerler cuma namazını eda ettiler.
“Konstantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur” müjdesi gerçekleşmişti. Hz. Peygamberin, İstanbul’a bu kadar önem vermesi, Bizans’ın İslam karşısında en büyük güç olması, belki de orada Ayasofya’nın bulunmasındandı.
Ayasofya Kilisesi, Ayasofya Camii olmuştu.
Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi:
“Ayasofya Camii İslam'ın köhnemiş Hıristiyanlığa galebesinin timsalidir. Yani o bir zaferin, onun timsalidir. Hakk'ın batıla galebesinin timsalidir.”
Fethin sembolü Ayasofya, artık Allah’ın mescidlerinden bir mescid idi. Dokunulmazlığı vardı.
“Allah'ın mescitlerinde, Allah'ın isminin anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan kimselerden daha zalim kim olabilir? Bunların oralara korka korka girmekten başka çareleri yoktur. Bunlara dünyada zillet, ahirette de büyük bir azap vardır.” (Bakara:2/114)
Bu dokunulmazlığı Fatih, Ayasofya’nın ilelebet bir cami olarak kalması için bir burayı vakfetmiş ve vakfiyesinde bu dokunulmazlığı bozanlara, aslî amacının dışında kullananlara beddua ve lanet etmiştir:
Köhne Bizans’ı hortlatmak isteyenler, tartışmalı kararname ve imzalarla Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevirdiler. 482 yıl sonra 1 Şubat 1935 yılında Ayasofya Camii Ayasofya Müzesi olarak ziyarete açıldı.
24 Kasım 1934 kayıtlara “acı gün kara takvim” olarak geçmişti.
Ayasofya Camii, Ayasofya Müzesi olmuştu.
Cami ibadete kapatıldı, halıları kesilerek sağa sola dağıtıldı. Şamdanları eritilmek üzere dökümhaneye götürüldü. Fatih’in kendi eliyle getirip mihrabın yanına astığı sancak, kandiller, sakal-ı şerif ve bir sürü eşya yağmalandı. Levhalar çıkarılmak istendiyse de çok büyük olduğu için çıkarılamayıp depoya kaldırıldı. Câminin yanında, Fatih/Ayasofya Medresesi yıkıldı. Hatta minarelerin yıkılmasına bile karar verilmişti. Hedefleri, caminin ibadete kapatılarak Bizans eserlerinin sergilendiği bir Bizans müzesi yapmaktı.
Müslüman, 482 yıldır öz be öz kendi malı ve camii olarak kullandığı mabedinde ibadet etme hakkından mahrum edildi.
Ata yadigârı, fethin sembolü, Fatih’in emaneti; 84 yıldır mahzun ve boynu bükük Ayasofya.
Ayasofya, her mümin kalbin bir gün ibadete açılması için dua ettiği kutsal mabed, geçmişte olduğu gibi günümüzde de zaman zaman kirletildi.
Yıl 1204, Kudüs seferinde Katolik Haçlı askerleri İstanbul (Konstantin)’i işgal etmiş, Ayasofya’nın kürsüsüne çıkarttıkları fahişelere şarkılar söyletip raks ettirmişlerdi.
Ayasofya’nın müze haline getirilmesi, Hıristiyanlığın İstanbul üzerindeki emellerini ve cesaretini arttırmış, kışkırtmış ve azdırmıştır.
O günkü haçlıların torunlarından Belçikalı manken Marisa Papen, Ayasofya'da tesettüre girip çarşafını kaldırarak çıplak poz verme ve yine aynı zihniyetin torunlarından Leyla Alaton, Ayasofya'da dans yapma/yaptırma cesaret ve ahlaksızlığını gösterebilmişlerdir.
Dünya senin gibisini görmedi. Kendi fatihinin torunları tarafından hançerlenerek susturulan başka bir mabed daha yoktur dünyada.
Uzaktan minarelerine, kubbene mahzun mahzun baktığımız halde, sana sahip olamayışın utancını yaşıyoruz.
Ağla ey Ayasofya, ağla ey Müslüman…
Evet, ağlayan Ayasofya değil, Ayasofya’nın şahsında Müslüman Türk milletidir.
Ayasofya, büyük bir milli dava olup milletimizin haysiyet ve şeref davasıdır.
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nın dediği gibi; “acı gün ne zaman müjde olacak, kara takvim ne zaman aklanacak?”
04.02.2019
Süleyman Yapıcı
Günışığı Gazetesi