VEFA, BU ÜMMETİN EN BÜYÜK YİTİĞİ

Vefa; ahdinde, sözünde durma, dostluğu sürdürmek. Verilen söze bağlı kalmak.

Vefa; Allah’a verilen sözü tutmaktır.

Biz, Rabbimizle “Kalu Bela’da/Ezelde” ahitleştik, Rabbimize söz verdik.

…’Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (demişti). Onlar da: ‘Evet, (Rabbimizsin), şahit olduk’ demişlerdi…[A’raf: 7/172]

 …Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size verdiğim sözü yerine getireyim…[Bakara: 2/40]

Vefa; verdiğimiz sözü unutmamak ve verilen sözden dönmemektir.

Vefa; sözünü yerine getirme, sözünde durmak, Allah'a verilen söze sadık kalmaktır.

Vefa; imandan olup kulluğun güvencesidir

Vefa; Peygambere olan bağlılık ve sadakattir.

Biz, Safa Tepesi’nde, Akabe’de, Hudeybiye’de Rıdvan Biatı’nda Allah’ın Resulüne söz verdik.

… Kuşkusuz ahde güzel bir şekilde vefâ göstermek îmandandır.” [Hâkim, Müstedrek, I, 20]

Vefa; mü’minin yüz akıdır, mümin özelliği, Müslümanın ahlâk güzelliği, erdemi, faziletidir. Doğruluğudur, dürüstlüğüdür.

Vefa; bu dünyaya niçin geldiğini bilmektir.

Mevlana’ya göre vefa:

Arkanda bıraktığını giderken yaktığını yabana atmamandır. Dostluğun asaletine sır dua sonrası verilen sözlere hayallere ihanet katmamandır. Ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında cehennemi hafife almaman ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. 

Said-i Nursi’ye göre vefa:

“Dost ikliminde yaşayan güllerdendir.”

Vefa, her şeyden önce insana has bir özellik olup insanda bulunması gereken üstün bir haslettir. 

Vefa; dostluk ve bağlılıkta kararlılık, sebat, dürüstlük ve sadakattir. Dostluğu doğuran duygulardaki uygunluktur.

Vefa; dostluğu dünya nimetlerine değişmemek, dostluğun asaletine bir merhaba demek ve sonrası edilen sohbetin bal gibi tadına, kurulan hayallere ihanet katmamaktır.

Vefa; geçmiş yıllara, yaşananlara bir saygı duymak, arkada bıraktığını, giderken bir hiçe terk ettiğini yabana atmamaktır.

Vefa; yaptığı iyiliği az, kendisine gelen iyiliği çok bilmektir. Yapılan iyilikleri unutmamak, aynıyla veya ziyadesiyle karşılık vermek, dostun cefasına katlanmak, hataları görmezden gelmektir.

Vefa; duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında esen bir meltemdir. Sevilen veya sevilmesi gereken kimselere verilen değerin bir nişanesidir, dostluk borcudur.

Vefa; sözünün eri olmaktır, hatırlamaktır, iyiliği unutmamaktır, kendi sorumluluğunu hissetmektir.

Vefa; sevgidir, güvendir, güvenirliliktir, gerçekliktir, tutarlılıktır,  Kendini bilmektir, dönüp bakmaktır, unutmamaktır. Olumsuz şartlarda, zor zamanlarda kendini belli etmektir. Yapılan iyiliktir, verilen emektir. Sevgide devamlılık, ihtiyaç hâlinde yardım etmektir.

Vefa; dostuna yaptığı iyiliği az görmek, onun yaptığını çok bilmektir. Hayatta ve öldükten sonra sevgi ve ilgiyi devam ettirmektir. Arkadaşını dostlarını, akrabalarını sevip haklarını gözetmektir. Arkadaşının dostu ile düşman olmamak veya düşmanı ile dost olmamaktır. Arkadaşın kusurlarını görmemek ve örtmektir.

Vefa; arkadaş, dost ve akrabalarını arayıp sormaktır. Sıkıntılı anında arkadaşın yardımına koşmak, “kara gün dostu” olmak ve karşılık beklemeden yanında olmaktır.

Vefa; pencere önünde gelmeyecek olanı beklemektir. İnsanlar arasında gönülden gönüle köprü kurmaktır. Hayatındaki insanları artıları ve eksileriyle birlikte tutmaktır.

Vefa; mezarlıkta hiç tanımadığına yargılamadan, sormadan dua etmektir.

Vefa; hem bir nurdur, hem bir kordur. Hem bir yara, hem de devadır.

Vefa; sahibi için bir erdem, dostlar içinse özlemdir.

Vefa, açılır beklentisiyle kapının tokmağına usulca dokunmaktır.

Vefa; kutlu bir bekleyiştir.

Vefa; bu ümmetin en büyük yitiğidir.

 

21.01.2019

Süleyman Yapıcı

Günışığı Gazetesi